REFLÜYE DİKKAT
Hayatımızı kabusa çeviren reflü hastalığı, “mide içeriğinin yemek borusuna kaçması” olarak tanımlanır. Araştırmalar her beş erişkinden birinin çeşitli derecelerde reflü şikayetleri olduğunu ortaya koyuyor.
Reflü hastalığının kökeninde, yemek borusunun uzun süre mide asidik içeriğiyle temasının olduğunu kaydeden Dr. Yavuz Furuncuoğlu, bu durumun bölgede aşırı derecede yanma hissine neden olduğunu belirterek, reflünün mutlaka teşhis ve tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğuna dikkat çekiyor. Furuncuoğlu sözlerine şöyle devam ediyor:
“Reflü zaman zaman herkeste görülebilir. Yemeklerden sonra görülen ve günde 10-15 kez tekrarlanan bu durum, kişiyi rahatsız edecek boyutlara ulaştığında hastalık olarak kabul edilir. Hastalar sıklıkla mide yanması şikayetiyle doktora başvurur. Bunun yanı sıra göğüste yanma ve ekşime, boğaza doğru acı su gelmesi, ağız kokusu gibi yakınmalar gelişir. Reflü bazen nefes alma güçlüğü yüzünden astımla karıştırılabilir. Bazen de göğüs ağrısı yapıp, kalp endişesi yaşatır. Özellikle yemeklerden sonra ve tok karnına yatıldığında, geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme, boğulma, göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalpte baskı ve çarpıntı hissedilebilir.
TEDAVİ ŞEKLİ
Reflü tedavisinde 4 yöntem bulunur. Bu yöntemler reflünün şiddetine ve ilerlemesine göre doktor tarafından belirlenir. Yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve endoskopi yöntemi reflünün tedavi seçenekleri arasında yer alır. Reflü yakınması olan hastalarda ilaç tedavisi çok önemli bir yer tutar. İlaç tedavisi yemek borusunu koruyarak mide asiditesini bastırır. Böylece hastaların çoğunda reflünün neden olduğu şikayetler önlenebilir. Medikal tedavi ile hastaların şikayeti geçmiyorsa ya da kanama ve darlık gibi komplikasyonları varsa, cerrahi tedaviye başvurulur. Reflü özellikle mide fıtığıyla birlikte görüldüğünde yaşam kalitesini çok etkiler. Cerrahi tedavi reflünün mekanik kökenini ortadan kaldıran tek yöntemdir. Reflüyü sigara içimi, kilo fazlalığı, gebelik, bazı ilaçlar ve reflüyü tetikleyen gıdaların alımı etkiler.”
ÜLSERDEN KORUNUN!
Ülser sindirim kanalının mide öz suyu ile temas eden kısmında meydana gelen yaraya denir. Yemek borusu ile midenin birleşme bölgesinde, midede ve mideden hemen sonraki onikiparmak bağırsağında görülebilir. En sık rastlanan ülser onikiparmak bağırsak ülseridir.
Son yıllarda ağrı kesici ilaçların yaygın kullanımına bağlı olarak mide ülserlerinde artış olduğunu belirten ve ülserin en büyük belirtisinin ağrı, yanma ve tırmalanma şeklinde olduğunu aktaran Furuncuoğlu, “Yapılan araştırmalar, ülserin erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görüldüğünü ortaya çıkarmıştır. Ülser oluşumunda en önemli etken mide öz suyu ve içerdiği maddelerdeki artışın mide duvarına zarar vermesidir. Sigara kullanımı, ağrı kesici ilaçların kullanımı, genetik yatkınlık ve stres gibi etkenler ülser oluşumunda etkilidir.
Hastaların çok büyük bir bölümünde ağrı görülür. Bunun yanı sıra iştahsızlık, bulantı, kusma, şişkinlik ve erken doyma hissi de ülser belirtileri arasında sayılır. Kesin teşhis endoskopik inceleme ile konulur. Bir hortum vasıtasıyla mide ve onikiparmak bağırsağının görüntülenmesi yani endoskopi, teşhiste en etkili yöntemdir” diyor.
TEDAVİ ŞEKLİ
Dr. Furuncuoğlu’nun belirttiğine göre, “Ülser tedavi edilmezse kanar ve delinir, sonra da tıkanma yapar. Komşu dokulara örneğin pankreasa sıçrar ve ciddi ağrılar meydana getirir.Ülser tedavisinde mide asidini azaltıcı ilaçlar, mideyi koruyucu faktörlerin etkisini artıran ve helikobakter piloriye karşı önerilen ilaçlar kullanılır.”
GASTRİT İÇİN ÖNLEM ALIN!
Gastriti “mide derisinin iltihabı” olarak tanımlayan Dr. Furunucuoğlu, hastalığı şu şekilde özetliyor: “Gastritlerin en büyük nedeni helikobacter pilori” denilen bir mikroptur. Bu mikrop mide derisi üzerine yerleşerek enfeksiyon oluşturur. Romatizma ilaçları olarak bilinen bazı ağrı kesici ilaçlar, aspirin, antibiyotik ve alkol de gastrite neden olabilir. En büyük belirtileri midede yanma, şişkinlik, rahatsızlık hissi, ani başlayan ağrı, bulantı ve kusmadır. İlaç kullanımına bağlı kanamalı gastritlerde kusmukta ve dışkıda kan görülebilir. Kanama varsa mutlaka endoskopi yapılarak hastalığın kesin teşhisi konulmalıdır. Buna karın ultrasonografisi, bazı kan tahlilleri ve dışkı tahlili de eklenebilir. Hastalığı oluşturan sebebe göre bir tedavi şekli belirlenir.”
BESLENMEDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
• Sindirimi kolay besinler tüketmeliyiz. • Fast food ve abur cubur yiyeceklerden uzak durmalıyız. • Gece geç saatlerde yemek yememeliyiz. • Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz. • Sigara ve alkol kullanmamalıyız. • Ağır yağlı yiyeceklerden uzak durmalıyız. • Besinleri uzun süre çiğnemeli ve hızlı yemekten kaçınmalıyız. • Düzenli aralıklarla, sık ve küçük öğünlerle beslenmeliyiz. • Mideyi doğrudan tahriş eden ağır ve asitli besinlerden uzak durmalıyız. • Mideyi daha az uyaran haşlanmış yiyecekleri tüketmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.
Aysun ÖZPOLAT • 54. Sayı / DİĞER YAZILAR
Semerkand AİLE.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder